Bir Roman, Bir Komplo Teorisi
Şifrelerin Yazarı
Birkaç yıl gecikmeyle de olsa geçtiğimiz hafta Dan Brown’ın Cehennem isimli romanını okudum. Yazarın diğer romanlarında olduğu gibi şifre çözmeyle ilerleyen romanda bana göre çok ilginç bir konu ele alınmıştı; kontrolsüz artan dünya nüfusu.
İnsan nüfusunun artışını durdurmak için üretilmiş bir virüsün üretilmiş olması ve insanlara bulaşmış olması konusu çok ilginçtir. Bu durum bir yazarın konusu haline geldiyse, toplum üzerinde alıştırma yapılıyor, operasyon ise çoktan başlamış diyebiliriz.
İnsan nüfusu kendi sonunu getirecek hızla artıyor
Bir tabak sütün içerisine uygun bir mikrop ilave etsek ve uygun ortam koşulları sağlasak, mikroplar hızla çoğalır. Bir taraftan besin maddelerini tüketirken diğer taraftan kirlilik oluştururlar tıpkı bizim Dünyaya yaptığımız gibi. Sonrasında tükenen gıda kaynakları ve kirli atıklarının zehirlemesi sonucu topluca ölürler. İşte bazı bilim insanlarının matematik hesaplamalar ile gördükleri sonuç; insan neslinin birden yok olması. Bu sonu 70-100 yıl sonra görüyorlar. Bizimki gibi tarım ülkesi bugünden gıda maddeleri ithal ediyorsa 70 sene sonra aç kalacağı su götürmez bir gerçektir. Gıdanın ülkeler arasında parayla satın alınamayacağı günlerden bahsediyorum.
Dünya nüfusunun artış hızı
Dünya nüfusu 40 yılda iki misline çıktı. En geç 100 sene sonra Dünyada 15 milyar insan nüfusu olacak ve bu nüfusu Dünya kaynaklarının beslemesi mümkün görünmüyor. Bırakın yiyeceği, temiz su bulmak bile mümkün olmayacak.
Yeterli çoğalmazsak yok olacağız
Burada karışık bir durum ortaya çıkıyor. Eğer üreme oranı çift başına 2.1 olmazsa başka bir deyişle 10 çiftin 21’den az sayıda çocuğu olursa toplum geriliyor. Nüfusu, kültürü ve inancıyla birlikte yok olmasını istemeyen toplumlarda çiftler en az 3 çocuk yapmalıdır. Yeryüzünde tüm toplumlar bu düşüncede olursa, bu defa da nüfus artışı ve nihayetinde kirlilik ve açlıkla boğuşmamız gerekecek.
Elinde güç olanlar, diğerlerinden kurtulmak istiyor
Bu duruma insanlar müdahale etmezse bir şekilde doğa bunu gerçekleştirecektir. İlahi sürece eyvallah da kötü niyetli insanlar ne yapar, benim endişem budur. Kitapta bahsedilen gibi bir virüs gündeme gelebilir. Belki bunu bazı milletler üzerinde uygularlar. Geçtiğimiz günlerde Doç. Dr. Ramazan Kağan Kurtoğlu bir televizyon programında ABD ve Rusya’nın Dünya nüfusunun fazla olduğunu bir milyar insandan daha az bir nüfusa yeteceğinin konuşulduğunu anlatmıştı. Eğer bu süper güçler Dünya nüfusunu konuşuyorsa, eyvah.
Uzayda yaşam bir gün mümkün olursa orada yaşayacak biz olmayacağız. Uzay yaşamına gidecek olanlar neyden kaçıyor olabilir? Geride kalanların maruz kalacağı nükleer fırtınalardan mı, toplu ölümlere sebep olacak hastalıklardan mı, yoksa bugün bilemediğimiz ve insan neslini yok edecek tehlikelerden mi? Uzaya gidenler Dünyaya geri döndüklerinde Dünya tamamıyla onlara kalmış olacağı için sanırım çok mutlu olacaklar.
Pekala uzaya kaçış mümkün olmazsa, savaşlarla da insan nüfusunu azaltamazlarsa belirli toplumları hedef alan virüslar geliştirilebilir mi? Olabilir. Belirli bölgelerde etkili olması, bulaşma yöntemleriyle sağlanabileceği gibi, ulusların genetik yapısındaki farklılıklardan da faydalanılabilir. Kandaki bir protein farklılığı bile kullanılabilir.
Belki bu maksatla hibrit tohumlardan üretilmiş sebzeler, hibrit tavuklar yediriliyor olabiliriz. Belki kimyasal gübre bu işe yarıyor olabilir. Veya gıda katkı maddelerinin zamanla gelişen böyle fonksiyonları vardır. Bunların hiçbiri kanıtlanmamış birer örnek ve gerçekle alakası olmayabilir. Sadece aklıma geldiği için yazıyorum. Fakat bu konuya, insanlık yaşamında son elli senede yapılan her türlü değişikliği dahil edebiliriz.
Kötü niyetlilerin nasıl bir eylem planı-planları hazırladığını bilemeyiz fakat genetik alanında kimlerin uzman olduğu ve neler yapabildiklerini düşününce endişelenmemek mümkün değil.
Romanda duruma alıştırma yapılıp, virüsün sizi hastalandırmayacağı, öldürmeyeceği hatta şanslı olan bazılarının hala üremeye devam edebileceği gibi, nüfus azaltmak için topluca öldürmeye nazaran daha katlanılabilir bir durum işlenilerek toplumların bu duruma alışması zamanı gelince dirençle karşılaşılmaması planlanıyor olabilir.
Utopia filminden Janus Projesi
Çok etkileyici
Bilip, bir şey yapamamak
Gelelim bu konuyu neden yazdığıma. Bu bir komplo teorisi fakat bana göre mümkün olan bir şey. Üç yıl önce yayınlanmış bir romanda geçen konu, bugünlerde süper güçlerin nüfusun azaltılmasını planlıyor olmaları, teorimi gerçeğe taşıyor. Yazılarımda çözüm önerisi olmayan bir sorunu yazmıyorum fakat bu durumda neyle karşılaşacağımızı bilmediğim için çözüm de üretemiyorum. Böyle bir durumun olduğunun toplumumuz tarafından bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kitaplar boşuna yazılmıyor, filmler boşuna çekilmiyor. Bu projeyi tasarlayanların Türk nüfusu için iyi düşünmediklerini de biliyoruz.
Hepsi bu.