Hayvancılığın Geleceği “Mera”dadır

Hayvancılığın Geleceği “Mera”dadır

4914

Günümüz dünyasında hayvancılık daha fazla verim üzerine inşa edilmektedir. Daha fazla süt veren veya daha fazla ağırlık artışı sağlayan hayvanlar işletmelerde yer almakta, tüm hesaplar önceden belirlenmiş miktarın üzerinde verim alma üzerine yapılmaktadır. Sınırlı verim ve büyüme kapasitesine sahip, çevre şartlarına ve hastalıklara dayanıklı, genetiği binlerce yıldır değişmeden süregelen hayvanlar ise tercih edilmemektedir.

1

İşletme sahipleri; “benim çiftliğimin ortalama süt verimi şu kadar litre veya günlük canlı ağırlık artışı şu kadar kilogram” gibi dar açıdan baktıklarında haklı gibi görünmektedirler. Çok süt üretenin veya daha fazla ağırlık artışı sağlayanın, daha fazla karlı olduğu kabul edilirse haklı sayılabilirler. Fakat gerçekte durum böyle değildir.

Daha fazla ürün elde etmek için daha fazla ve nitelikli (teknolojik ve pahalı) yedirmek gerekir. Bu da daha fazla masraf demektir. Daha fazla yiyen hayvanların fizyolojileri bozulur ve en başta sindirim sonra da ayak, meme, üreme hastalıkları içinden çıkılmaz bir hal alır. Sindirim sistemindeki aslında patojen olmayan mikroplar, normal olmayan sindirim sistemi şartlarında (ph) hastalık yapar hale gelip, çevre açısından da önem kazanır.

Yedirilen yemlerin içerisinde doğal olmayan bypass protein ve yağlar bulunur. Normalde sindirim sistemini bozacak yoğunluktaki bu maddeler, sindirime uğramadan barsaklarda açılıp, doğrudan emilime uğramaktadırlar. Sonuç; ömrü kısalan, döl tutmayan hayvanlar; aynı tehlikeyle karşı karşıya olan tüketicilerdir.

 

Sığır cinsi hayvanlar yedikleri otu, süte ve ete çevirme becerisi olan hayvanlardır. Yüzyıllardır değil, binlerce yıldır yaşamlarını böyle sürdürmektedirler. İnsan yiyeceklerinden yedirip, süt elde etmeye çalışmak, üstelik bunu kar-zarar arasında ince bir çizgide başarmaya çalışmak akıllıca değildir. Birçok çiftlik, çok ürün elde edeyim derken, elde ettiği ürünün cirosu hayvanların yem masrafını karşılamaktan çok uzaktır. Hal böyle olunca da sıra sıra iflaslar kaçınılmaz olur.

Hem hayvan sağlığı, hem tüketicilerin sağlığı, hem de üreticinin karlı olabilmesi için ne yapılmalıdır?
Proje çok basittir hatta teknik bile değildir. Binlerce yıldır denenmiş olması, projenin garantisidir. İneklere ve besi hayvanlarına uygun kompozisyonda hazırlanmış otları yedirmek, ilaveten mineral karışımı yedirmek ve elde edilecek ürüne razı olmak üzerinedir. Bu yöntemle masrafsızca beslenen hayvanlarda verim çok fazla düşmeyeceği gibi elde edilecek gelirin tamamı kar olacaktır.

“Yem masrafını kesmek değil sadece azaltmak” denilince açlıktan ölen inekler düşünen Türk hayvancılığı, ot denilince mera düşünmekte ve “mera kalmadı ki” cevabını vermektedir. Halbuki günümüzde hiçbir hayvan yem maddesi doğada kendiliğinden yetişmez. Neden mera kendi kendine yetişmek zorunda olsun ki?

Sorgum

Bu maksatla

adi fiğ, Macar fiği, tüylü fiğ, koca fiğ, tüylü yonca, sert yonca, salyangoz yoncası, kırmızı yumak, koyun yumağı, mavi ayrık, domuz ayrığı, üçgül, gazal boynuzu, kılçıksız brom, süt otu(ryegrass), yaz otu, sorgum sudan otu, korunga, yem bezelyesi, yemlik kolza

ekilerek suni meralar düzenlenebilir. Bu tohumları hazır karıştırılmış halde satan şirketler de mevcuttur.

Mera üzerinde hayvanların otlamasına izin verilebileceği gibi, hiç meraya gitmeden otlar biçilerek ahırda da yedirilebilir. Her işletme kendine uygun olan yöntemi kullanabilir.

Satın alınan veya kiralanan arazilerin sürme ve tırmık işleminden sonra çok yıllık suni mera otları veya yıllık otlar ekilir. İklim şartlarına ve ekilen bitkinin özelliklerine göre sulaması yapılır ve kullanım amacına uygun olarak ot biçimine gidilir. Burada kullanım amacından kasıt, ot taze ve günlük olarak, kurutularak, bir kısmı ileride kullanılmak üzere balya yapılarak veya silajı yapılarak olmasıdır.

Ryegrass (Süt otu)

Günlük ot biçimine giderken ahırdaki biriken gübre de birlikte götürülür, ihtiyaç miktarında ot biçildikten sonra beraberinde getirilen gübre, taze ot biçilen alana dökülür ve sulama başlatılır.

 

İnekler ister merada otlasın, isterse elde edilen otlar ahırda yedirilsin, beton veya lastik zeminlerde değil mutlaka toprak üzerinde günlerini geçirmelidir. Küçük gezinti alanlarında gübre içerisinde değil, sürekli değiştirilen alanlarda sadece toprağa basmalıdırlar. Bu maksatla her gün değiştirilen birkaç farklı gezinti alanı tahsis edilebilir.

12 13

Bütün gün gezinti alanında dolaşan inekler, azalan iş manasına gelir. Sağım sayısının sabah ve akşam saatlerinde yapılması, işgücü ihtiyacını su ve elektrik sarfiyatını da azaltır. Bu sistemde verim azalmaz, meme hastalıkları azalır.

14

Elde edilecek süt, doğal süttür. Doğal protein ve enerji kaynaklarına sahip, bünyesinde birçok şifa taşıyan çeşit çeşit doğal otları yiyen inekler, şifalı ve doğal süt verecektir. Besi hayvanları da aynı şekilde, güzel kaynak kullanarak eşsiz kalitede et üreteceklerdir.

15

Doğallığından uzaklaştırılmış hayvan yemleriyle, kimyasal yemlerle besleyip, gübre içinde yatırarak elde edilen ürünlerin vücuda yarardan çok zarar verdiği, verme potansiyelinde olduğu yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Otlayarak beslenen ineklerden elde edilen tereyağı, damar tıkanmasını engellerken, teknolojik yem yedirilen ineklerde elde edilen tereyağının margarin benzeri etkileri olduğu açıklanmıştır.

Kendi gerçekleştirdiğim bir başka araştırmada; aşırı protein (doğal olmayan= non protein nitrogen)beslemesi sonucu sütte atık üre, kanda ve vücut sıvılarında atık üre miktarında aşırılık olduğu, bu maddenin gıdaları tüketen insanlarda da aynı tehlikeleri oluşturabileceği (böbrek yetersizliği, rahim sıvılarında artan üre miktarına bağlı olarak kısırlık) ihtimali her zaman için mevcuttur. İçilen bir bardak sütün, bir porsiyon etin bunu yapamayacağını söyleyenler, bir bardak ıhlamurun neler yaptığını tekrar düşünmelidirler.

Doğal beslenen inek etinde ve sütünde böyle bir problem yoktur.
16

Elde edilen süt ve et kıymetli olduğu için, değerlendirilmesi de akıllıca olmalıdır. Süt UHT(Ultra High Temperature) yöntemle değil, lezzetini hissetmek ve şifasından faydalanmak üzere pastörize edilerek günlük içme sütü, doğal yoğurt, doğal ayran, tereyağı, kefir olarak değerlendirilmelidir. Elde edilecek etler de işlenmek yerine yemeklerde kullanılmak üzere kasaplarda değerlendirilmelidir. Kısa sürede aranılan ürünler haline gelecektir.
İşletmelerin entegre olması, elde edilen ürünlerin daha iyi değerlendirilmesine imkan tanır. Eğer böyle bir imkan yoksa, yine de kayıp olmaz.
17
İşletmenin büyüklüğü, ekonomik imkanlardan daha çok suni mera ekilecek arazi miktarına bağlıdır. 100 başlık entegre bir çiftlik, çok kaliteli ve marka ürünler üretip satmak suretiyle çok karlı da olabilir, binlerce baş inek ihtiva eden bir başka entegre ülke çapında karlı bir marka da olabilir. Maddi imkan ve daha önemlisi geniş alanlara suni mera ekebilmek önemlidir. Suni meranın ve diğer otların ekimi devlet tarafından desteklenmekte olup, ekiminden kaçınılmaması gerekmektedir.
Çiftçimiz bir karar vermek durumundadır:

Ya endüstriyel yemleri yedirecek, az kazanacak veya kazanamayacak, çocuklarını asgari ücret karşılığı olsa bile bu sektörden uzaklaştıracak, içeriğinde sağlıksızlık taşıyan süt ve et üretecek, sürekli borçlanarak yaşayacak

Ya da en masrafsız yöntemle hayvanlarına bakacak, elde ettiği her ürünün ciro değil kar olduğunu bilecek, para birikimi yapacak, insan ömrünü uzatan sağlıklı et ve süt üretecek
18

Karar sağlıklı ürün tüketmek isteyen insanların değil, yıllardır akıl tutulması yaşayan sektör çalışanlarının olacaktır. Bugün hayvancılıktan uzaklaşan üretemeyen çiftçimiz, büyük kuraklıkla küresel kıtlık geldiğinde aç kalanlardan olacaktır.

5 YORUM

  1. lafa geldik mi hükümetler hayvancılığı bitirdi olur yem pahalı olur dışarıdan hayvan ithal edildi olur sonucta kar edemiyoruz olur ama asla bilimsel çalışma ma tembellik olmaz 🙁

  2. Ben istanbulda yaşıyorum ve İstanbul a yakın biryerlerde hayvancılık yapmak istiyorum sizin tavsiyeleriniz tam olarak benim hayellerim hayellerimi takip edersem başarılı olabilirmiyim

    • Fuat Bey sayfamı ziyaretiniz için teşekkür ederim.
      Ülke olarak hayvancılığı başarmak, sürdürebilir tutmak zorundayız. Akılcı ve bilimsel yaklaşımla Avrupa ülkeleri ve ABD’nin hayvancılıktan kazandıklarının fazlasını kazanmamız gayet mümkün.
      Ülkemiz dışa bağımlı olmasın, gıdayı ithal etmek silah ithal etmekten daha stratejik öneme sahiptir. bu yüzden bana her konuda danışabilirsiniz.
      Tek amacım var; ülkemiz kazansın, gıda da bağımsız olalım.

Bilal Sarı için bir cevap yazınCevabı iptal et

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.